Hakkımda

4 kişilik bir ailenin tek kız çocuğuydum. Yeterince şımartılmış her istediği hemen hemen olmuş bir çocuk.. Tabi 90 larda ne kadar şey istenir ne kadarı olur orası ayrı bir muamma. Ticaret meslek lisesi mezunu ticaret üniversitesi terk'im :( Babamı 46 yaşında kaybettikten sonra 19 yaşımdayken başladı iş haytım. Daha doğrusu hayat maratonum. 20 li yaşlarda tanıştım eşimle. Senesine en kıymetlim geldi dünyaya. Ve geçmişte bahsettiğim kızdan şimdi eser olmayan ben.. Anne olmak hayatımın en zorlu görevi ve en güzel şeyi. Şimdi herşey onun için. Beslenmesi,uyuması, oynaması, okul hayatı, geleceği..

3 Eylül 2014 Çarşamba

oyuncak sınırı

Daha hamileliğim döneminde araştırmaya başladığım belki oğlumdan daha hevesli olan bir anneyim oyuncak konusunda. Bir dünya pedegok yazıları okumuş, araştırmış nihayetinde bir karar ulaşamamış bir anne :) Oyuncak, oyun oynamak her çocuğun hakkı bunda hemfikiriz. Peki ama sınır ne olmalı? Sanırım bu sınırı koruyamayan annelerden biriyim :)







Henüz hiçbir oyuncağı ahmete ne katıp katmayacağını araştırmadan Ya da sadece oyuncak almak için aldmışlığım olmadı. Her oyuncak alımımız normal alışverişinden uzun sürdü bile diyebilirim. Konuşmaya başladığı dönemden beri (14 ay) günaydın, iyi akşamlar, iyi geceler, gülümse, mutlu ol, şarkı söyle, sayılar, renkler birçok şeyi oyuncaklardan öğrenen bir çocuğun annesiyim. Fisher price teşekkür etmemek mümkün değil. Playskol, prego, tiny love gibi herkesin bildiği markalar bize çok şey kattı. Gerek dil gelişimi, gerek kelime hazinesi.. Ama bir doymuşluk söz konusu tabi. Yani ben ahmeti 2 haftada bir oyuncakçıya götürüp 1 oyuncak seçme hakkı tanıyorum. Ama gördüğüm şu ki hepsini almak istiyor ama daha kasya gelmeden bıkıyor. Sanırım dozunda bırakmak lazım. Bu konu uzar gider :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder